28 Mayıs 2010

takım elbisenin gücü


yeni bir iş ve giyilmekten pek hoşlanılmayan takım elbise nelere kadir size anlatayım. bildiğiniz üzere (bilmiyorsanız da öğrendiniz) artık "bankacı" sayılırım kendimi nasıl bu halde bulduğumu sormayın ben de bilmiyorum. neyse o zaten başka bir yazının konusu.
nasıl süpermeni pelerinsiz, kırmızı külotsuz düşünemezsek (bazıları fantazi amaçlı düşünebilir orasını bilemem) tabii ki de bir bankacıyı takım elbisesiz düşünemezsiniz. hasbel kader bankacı olmamdan mütevellit ben de bu bankacılığın alameti farikası olan şeyi haftanın 4 günü kesintisiz giymek zorundayım efendim (5. gün yaşasın free friday).
benim için bir üniforma gibi ve bir derviş misali (bir lokma bir hırka) sürekli giydiğim şeyler olan bir kot bir tshirtü terketmek zorunda kalmak ve hergün ceket pantolon jilet gibi ütülü gömleği giymek ilk başlarda eziyet gibi gelse de ne yalan söyleyeyim zamanla takım elbisenin gücüne ben de kapıldım.
üzerimde takım elbisem ile ne zaman bir giyim mağzasına bir lokantaya bir topluluğa yani herhangi bir yere girsem üzerimde o pespaye üniformalarımla asla görmediğim saygı ihtimam ve hürmeti görmekteyim. senlerin siz olması, hoşgeldinler, beyefendiler, nasıl yardımcı olabilirimler. korkarım buna alışacağım takım elbisenin seytani gücü bu olsa gerek.

hamiş:barney stinson haklıymış!

Hiç yorum yok: