8 Mart 2007

gerçekten güzel


4 yaşındaki bir çocuk günde ortalama 400 tane soru soruyormuş. harika değil mi? hayat onlar için bir sürü meraktan başka birşey değil. çok şaşırıp yeni şeyler görüyorlar. adını bilmedikleri tadını bilmedikleri bir dünyadalar. bu ne? bilgisayar. bu ne? böcek. ne yiyorsun? çikolata. tadı nasıl? güzel. gerçekten güzel. o çikolatayı yiyor ve güzelin ne olduğu hakkında bir fikir ediniyor. onun için yepyeni birşey. gördükleri bir karnaval, sirk veya fener alayı gibi . tabi ki ben böyle tanımlıyorum kafalarının içinde olan şeylere en yakın tanımlamam bunlar olabilir.
yaşımız ilerledikçe bu hayal ormanı yok oluyor. etrafımızdaki nesneler artık o kadar çekici değil. yeni bir şeyler keşfetmek çok zor. ergenlikte olan da bu bildiğimiz dünyanın artık tad vermemesi. bildiğimiz bulutsu dünya düpedüz kayaya dönüşüyor. ne oluyor? düya albenisini yitiriyor. ne yapıyoruz? yeni ne varsa onun peşine düşüyoruz. onlar ne? tabi ki duygularımız.
örneğin konu mankenimiz X yirmili yaşlarının başında olsun. X kendince mutlu bir insan. Gamsız ve empati yeteneğinden biraz yoksun. etrafında olup bitene hınzır bir gülüşle bakıyor. X in kızlarla arası şöyle böyle. şimdiye kadar pek ciddiye almamış. alanlarla alay etmiş. çok beddua yemiş.ama gün geliyor aşk denen şey ki tanımı herkese göre değişir, kapısını çalıyor. X değişik haller içinde. bu hissi daha önce hiç hissetmemiş. aşk denen şey karmaşık bir hissiyatlar bütünü olduğu için X her gün şaşırmakta. bazen sinirli oluyor bazen üzgün bazen bezgin çoğu zaman uykulu. yani dünya tam olarak benzemese de 4 yaşındaki çocuğa göründüğü gibi görünüyor ona.sormaya başlıyor. ne içelim? şarap. ne yiyelim? kaşar. neden öyle diyorsun? neden neden. niye? işte. nerede? orada. nasıl? güzel. gerçekten güzel...

2 yorum:

AGUSSİA dedi ki...

4 ya da 24,hiç birşey değişmiyor demek oluyor bu, insan keşfettikçe mutlu ,öğrendikçe mutlu öğretenden ötürü, öğretenin aşkına...:)

Adsız dedi ki...

X.